Kartal Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece

Kartal Masaj Salonu Hizmeti  – Masör Ece

Kartal Masaj Salonu çevirilerimizi bize vermeden önce, hanım notlan defterine iÅŸlerdi. O gün sıra Matmazel Dubois’da, yani üniversite diploması olan öğretmendeydi. Zaza ile ben, aÅŸağı sınıfa burun kıvırıp, Trecourt’un derslerini yeÄŸlememiÅŸ olsaydık, Latince öğretmenimiz bu hanım olacaktı. Beni hiç mi hiç sevmezdi. Boyuna arkamdan mevzuÅŸur, hakkımda ileri geri söylenmedik söz bırakmazdı. Çevirileri okurken de homurdanıp duruyordu. Sonucunda, çevirileri Abbe” Treourt’a verirken, kâğıtların üzerine bir not yazıp verdi. Trecourt, gözlüğünün camlarını sildi; notu okudu, gülümsedi. “Evet” dedi yumuÅŸak bir tonda. “Çiçeron’dan alınan bir parça, edebiyat kitabınızda vardı zaten, çoÄŸunuz da fark etmiÅŸsiniz bunu.

Kartal Masaj Salonu kendilerine yapmış olanlara en iyi notlan verdim.” Onun sesindeki yumuÅŸaklığa raÄŸmen, Matmazel Dubois’nın asık çehreı ve sınıftakilerin huzursuz suskunluÄŸu korKartalra saldı yüreÄŸimi. Alışkanlıktan mıdır, dalgınlıktan mıdır, yoksa salt bana olan sevgisinden midir bilmiyorum, Trecourt, en yüksek notu bana vermiÅŸti. 17 almıştım. HoÅŸ 12’den düşük not alan da yoktu. Trecourt, bu, taraflı tutumunu kanıtlamak için olacak, parçayı sözcük sözcük çevirmemi, açıklamamı istedi. Sesimi titretmeden ve hiç yanlışsız dediklerini yaptım. Trecourt, kutladı beni. Sınıftaki gerginlik birazcık azaldı.

Kartal Masaj Salonu

Kartal Masaj Salonu temize çektiÄŸim son biçimiyle okumamı istemek cesaretini gösteremedi. Yanımda oturan Zaza, gaslınün ucuyla bile bakmadı çevirime. Zaza, son derece dürüsttü ve benden kuÅŸKartalnmayı düşünmek bile istemedi sanırım. Fakat ders bitince sınıftakilerden bir kısmı fısıl fısıl dedikoduya baÅŸladılar. Matmazel Dubois, bir kenara çekti beni. Yaptıklarımı Matmazel Lejeune’e söyleyeceÄŸini bildirdi. Onca zamandır beni ürküten ÅŸey gerçekleÅŸecekti demek: Bir fenalık düşünmeden ve gizli yapılmış bir ÅŸey açığa vurulunca, benim için yüzkarası olacaktı. Matmazel Lejeune’e daha hâlâ saygı duyuyordum. Onun benden soÄŸuması, hakkımda kötü bir kanıya varması deli ederdi beni. Saati geriye döndürmek, yapmış olduÄŸumu yapmamış olmak olanaksızdı artık.

Ok yaydan çıkmıştı bir defa. YaÅŸamım süresince bunu silemeyecektim! Tehlikeyi önceden seziyordum. Gerçek, haksız olabilirdi. Tüm akÅŸam ve gecenin büyük bir bölümünü, düşüncesizce yakalandığım ve bir türlü kurtulamayacağım bu tuzaktan çıkış yollan aramakla geçirdim. çoÄŸu zaman, zor durumlardan, kaçmak, susmak veya unutmakla kurtulurdum, ilk adımı atmayı, bir ÅŸeyler yapmayı pek düşünmezdim. Ama bu kere, harpmaya, kurtulmaya çalışmaya karar verdim. Bana karşı el birliÄŸi etmiÅŸ durumları örtmek, yok etmek için yalanlar gerekecekti. Öyleyse asılsız söylemeliydim. Matmazel Lejeune’ün çalışma odasına gittim ve aÄŸlaya sızlaya, ant içerek, kopya çekmediÄŸimi, bir tek çevirinin bazı bölümlerinin aklımda kalmış bulunduÄŸunu söyledim.

Yanlış bir şey yapmadığıma inanarak, incinmiş bir saflığın bütün ateşiyle kendimi savundum. Ne var ki, yanlış taktik uyguluyordum. Eğer suçsuzsam, ödevi de yanıma alıp, kanıt diye gösKartalm gerekirdi; oysa ben bir tek söze bağlıyordum tüm kanıtları. Müdürhanım bana inanmadı; inanmadığını da açık açık söyledikten sonra, mevzunun artık kapandığını belirtti. Ne yanından kovdu, ne de azarladı beni. Bu kayıtsızlık, sesindeki soğukluk, bana karşı en ufak bir sevgiyi duymadığını gösteriyordu. Oysa benim bütün korkum, icra ettiğim yanlış hareketin, Matmazelin hakkımda beslediği iyi kanıyı sarsmasıydı. Uzun bir süreden bu yana, yitirecek başka bir şeyim kalmamıştı. Soğukkanlılığıma kavuştum yeniden. Bana gösterdiği saygı ve sevgi öylesine sıradandı ki, artık beni sevmesini istemiyordum.